Tom patlamak üzere olan bir volkan gibi görünüyordu.
- Tom looked like a volcano about to erupt.
Mary patlamak üzere olan bir volkan gibi görünüyordu.
- Mary looked like a volcano about to erupt.
Yanardağ patlamasını kıtlık izledi.
- Famine followed upon the eruption of the volcano.
Volkanik patlama köyü tehdit etti.
- The volcanic eruption threatened the village.
Püskürme sonucu en az 31 kişi öldü.
- At least 31 people have been killed by the eruption.
Volkan düzenli aralıklarla püskürür.
- The volcano erupts at regular intervals.
Kusmak için bir şeye ihtiyacım var.
- I need something for vomiting.
İçimden kusmak geliyor.
- I feel like vomiting.
Tom kusmayı durduramıyor.
- Tom can't stop vomiting.
Kusmamak için kendimi zar zor tuttum.
- I barely restrained myself from vomiting.
Yanardağ patlamasını kıtlık izledi.
- Famine followed upon the eruption of the volcano.
Volkanik patlama köyü tehdit etti.
- The volcanic eruption threatened the village.
Püskürme sonucu en az 31 kişi öldü.
- At least 31 people have been killed by the eruption.
Son püskürmede 50'den fazla kişi öldü. Volkanik kayalar bazı kurbanların başına çarptı.
- More than 50 people died from the recent eruption. Volcanic rocks struck some victims in the head.
Olgun papaya kusmuk gibi kokuyor.
- Ripe papaya smells like vomit.
Kusmak için bir şeye ihtiyacım var.
- I need something for vomiting.
Hasta hissediyorsan kusmak zorunda mısın?
- If you feel sick, you have to vomit?
the crowd erupted in anger.
the volcano erupted, spewing lava across a wide area.
there was an eruption of joy at the final whistle.