Tom patlamak üzere olan bir volkan gibi görünüyordu.
- Tom looked like a volcano about to erupt.
Mary patlamak üzere olan bir volkan gibi görünüyordu.
- Mary looked like a volcano about to erupt.
Yanardağ patlamasını kıtlık izledi.
- Famine followed upon the eruption of the volcano.
Volkanik patlama köyü tehdit etti.
- The volcanic eruption threatened the village.
Etna dağı püskürdü, Sicilya'ya volkanik kaya yağdırıyor.
- Mount Etna has erupted, showering Sicily in volcanic rock.
Bárðarbunga İzlanda'da püskürüyor.
- The Bárðarbunga is erupting in Iceland.
Kusmak için bir şeye ihtiyacım var.
- I need something for vomiting.
İçimden kusmak geliyor.
- I feel like vomiting.
Tom kusmayı durduramıyor.
- Tom can't stop vomiting.
Kusmamak için kendimi zar zor tuttum.
- I barely restrained myself from vomiting.
Volkanik patlama köyü tehdit etti.
- The volcanic eruption threatened the village.
İnsanlar patlamalarda ağır kayıplara maruz kaldılar.
- People suffered heavy losses in the eruptions.
Püskürme azalıyor gibi görünüyor.
- The eruption seems to be waning.
Püskürme sonucu en az 31 kişi öldü.
- At least 31 people have been killed by the eruption.
Olgun papaya kusmuk gibi kokuyor.
- Ripe papaya smells like vomit.
Bob salyangoz yedi,sonra kustu.
- Bob ate the snail, then vomited.
Hasta hissediyorsan kusmak zorunda mısın?
- If you feel sick, you have to vomit?
the crowd erupted in anger.
the volcano erupted, spewing lava across a wide area.
there was an eruption of joy at the final whistle.