Mary hit the snooze button.
- Meryem alarm erteleme düğmesine hiddetle bastı.
I hit the snooze button and went back to sleep.
- Erteleme düğmesine bastım ve tekrar yatmaya gittim.
He decided to postpone his departure.
- Gidişini ertelemeye karar verdi.
The meeting will be postponed till the 20th of this month.
- Toplantı, bu ayın 20'sine ertelenecek.
We adjourned the meeting until the following Friday.
- Gelecek cumaya kadar oyunu erteledik.
The meeting was adjourned until the following week.
- Toplantı gelecek haftaya kadar ertelendi.
If it were to rain tomorrow, the match would be postponed.
- Eğer yağmur yağsaydı, maç ertelenecekti.
The meeting will be postponed till the 20th of this month.
- Toplantı, bu ayın 20'sine ertelenecek.