erstklassig

listen to the pronunciation of erstklassig
English - Turkish

Definition of erstklassig in English Turkish dictionary

class
{i} sınıf

Lütfen sınıfta koşmayın. - Please don't run in the classroom.

Bu sınıfta kırk öğrenci var. - There are 40 pupils in this class.

class
{i} ders

Matematik dersi iyidir. - The mathematics class is good.

Ders esnasında Japonca konuşmamalısınız. - You must not speak Japanese during the class.

class
{i} klas olma
class
{f} saymak
class
{f} kategorize etmek
class
{f} sınıflandır

Onun müziğini rock müzik olarak sınıflandırıyorum. - I classify his music as rock.

Kütüphaneci kitapları konularına göre sınıflandırdı. - The librarian classified the books according to subject.

class
sınıflamak
class
öbek
class
toplumsal sınıf
class
çeşit
class
bir okulda aynı yılda mezun olacak toplam
class
{i} bölüm
class
{i} class
class
{i} derslik

Sami derslikten çıktı. - Sami came out of the classroom.

class
{i} kast
class
(isim) class, sınıf, derslik, grup; mevki, zümre, cins, bölüm, tür, çeşit, kalite; dershane, ders, kur, kurs, öğrenciler (aynı yıl mezun olan); mükemmellik, üstünlük, klas olma
class
(İnşaat) sınıf, cins
class
{i} öğrenciler (aynı yıl mezun olan)
class
(Tıp) Sınıf, takım (order)'ların biraraya gelmesiyle oluşan canlı sınıfı
German - English
highclass
top-line
first-class
first-rate

The services at the hotel are first-rate. - Die Leistungen im Hotel sind erstklassig.

first rate
class
crackerjack
classic
top-notch
boffo
first-chop
first class
blue chip
blue-chip
top-class
pukka
prime
A1
A-one