ersoffen

listen to the pronunciation of ersoffen
English - Turkish

Definition of ersoffen in English Turkish dictionary

drowned
boğulmuş

Beni kurtarmamış olsaydın boğulmuş olurdum. - I would have drowned if you hadn't saved me.

Gözyaşlarına boğulmuş mutsuz bir kadın, hikayesini anlattı. - The unhappy woman, drowned in tears, told her story.

drowned
boğulmak

Küçük kız gölde boğulmaktan neredeyse kıl payı kurtuldu. - It was a close call when the little girl almost drowned in the lake.

O sadece boğulmak için oraya yüzmeye gitti. - He went there swimming only to be drowned.

flooded
su basmış

Birkaç yolu su basmış. - Several roads are flooded.

flooded
suyla kaplı
flooded
{f} taş

Pazar yabancı mallarla dolup taşıyordu. - The market was flooded with foreign goods.

Tom'un tavernası da bir teslimat hizmeti sunmaya başladığından beri taverna telefon görüşmeleriyle dolup taşıyor. - Since Tom's Tavern has started offering a delivery service too, it has been flooded with phone calls.

drowned
{f} boğul

Tom okyanusta boğuldu. - Tom drowned in the ocean.

Yardımın olmasaydı boğulurdum. - If it had not been for your help, I should have drowned.

flooded
Sulu

Flooded battery.

flooded
taşmış
drowned
boğulmuş,v.boğul: adj.boğulmuş
German - English
drowned
become submerged
flooded