Beni kurtarmamış olsaydın boğulmuş olurdum.
- I would've drowned if you hadn't saved me.
Gözyaşlarına boğulmuş mutsuz bir kadın, hikayesini anlattı.
- The unhappy woman, drowned in tears, told her story.
Çocuk boğulmak üzereydi.
- The child came near being drowned.
O sadece boğulmak için oraya yüzmeye gitti.
- He went there swimming only to be drowned.
Birkaç yolu su basmış.
- Several roads are flooded.
Tom'un tavernası da bir teslimat hizmeti sunmaya başladığından beri taverna telefon görüşmeleriyle dolup taşıyor.
- Since Tom's Tavern has started offering a delivery service too, it has been flooded with phone calls.
Irmaklar yoğun yağış yüzünden taştı.
- The rivers were flooded by the heavy rain.
Çocuk boğulmak üzereydi.
- The child came near being drowned.
Yardımın olmasaydı boğulurdum.
- If it had not been for your help, I should have drowned.
Flooded battery.