She poured the molten lead into a funnel.
- O, erimiş kurşunu bir huniye döktü.
The snowman had melted completely by the next morning.
- Kardan adam ertesi sabaha kadar tamamen erimişti.
The permafrost is thawing.
- Kutuplardaki buz tabakası eriyor.
Salt is used to thaw ice.
- Tuz buzu eritmek için kullanılır.
The permafrost is thawing.
- Kutuplardaki buz tabakası eriyor.
Then little Gerda wept hot tears, which fell on his breast, and penetrated into his heart, and thawed the lump of ice, and washed away the little piece of glass which had stuck there.
- Sonra küçük Gerda, onun göğsüne dökülen, oradan kalbine nüfuz edip, buz kalıbını eriten ve orada saplanmış olan küçük cam parçasını alıp götüren sıcacık gözyaşlarını döktü.
During the war, they melted down a lot of bells.
- Savaş sırasında birçok çan erittiler.
The sun came out and the ice melted.
- Güneş çıktı ve buz eridi.
The area around the melting ice cream was crawling with ants.
- Eriyen dondurmanın etrafındaki alan karıncalarla kaynıyordu.
These ice cubes will melt soon.
- Bu buz küpleri kısa sürede eriyecek.
Glaciers are melting because of global warming.
- Buzullar küresel ısınma nedeniyle eriyor.
America is often referred to as a melting pot.
- Amerika genellikle eritme potası olarak anılır.
Yakında çeşitli çiçekler çıkar.
- Lähiaikoina puhkeaa erilaisia kukkia.
Kız kardeşler oldukça farklıdır.
- Siskokset ovat varsin erilaisia.
Tom ve Mary her zaman birbirleriyle çelişiyor.
- Tom ja Mary ovat aina eri mieltä.
Yakında çeşitli çiçekler çıkar.
- Lähiaikoina puhkeaa erilaisia kukkia.