Tom birazdan burada olmalı.
- Tom should be here soon.
Sakıncası yoksa birazdan buraya gelin.
- Please come here soon if you don't mind.
Okulun yakıldığına dair haberler şehirde hemen yayıldı.
- The news that the school had been burned down soon spread though the town.
O, kazadan hemen sonra öldü.
- He died soon after the accident.
Onu ne kadar erken yaparsan, o kadar iyi.
- The sooner you do it, the better it is.
Ne kadar erken başlarsak, o kadar erken bitiririz.
- The sooner we start, the sooner we'll finish.
Yakın zamanda eve gitmeyi planlıyor musun?
- Do you plan on going home anytime soon?
Tom'un yakın zamanda hapishaneden çıkacağı olası değil.
- It's unlikely that Tom will get out of prison anytime soon.
Babam yakında kırk yaşında olacak.
- My father will soon be forty years old.
Babam yakında kırk yaşında olacak.
- My father will be forty soon.
New York'tan gelen gemi çok geçmeden gelecek.
- The ship from New York will arrive before long.
Umarım otobüs çok geçmeden gelir.
- I hope the bus will come before long.