erbschaft

listen to the pronunciation of erbschaft
German - Turkish
a n. e. 'erpşaft miras, kalıt
an {'erpşaft} e miras, kalıt
inheritans
kalıt
English - Turkish

Definition of erbschaft in English Turkish dictionary

heritage
miras

Zengin bir tarihsel mirasımız var. - We have a rich historical heritage.

Bana her zaman mirasımla gurur duymam gerektiğini söylüyorsun. - You always tell me I should be proud of my heritage.

heritage
{i} vâdedilmiş kutsal toprak hakkı (incil)
heritage
{i} kalıt
heritage
(Tıp) Geçmişten kalan miras, atalardan kalan herhangi bir şey (kültür, adet, gelenek v.s.)
heritage
(Tıp) Kalıtımla geçen özellik veya özellikler, kalıt
inheritance
kalıt alma
inheritance
(Biyoloji) irsiyet
inheritance
(Biyokimya) kalıtsallık
inheritance
kalıt
inheritance
miras

Tom'un hiç bir mirası yok. - Tom has no inheritance.

Babam bana büyük bir miras bıraktı. - My father left me a large inheritance.

inheritance
(Tıp) Kalıtsal özelliklerin anne ve babadan çocuğa geçmesi, soyaçekim, irsiyet, kalıtım
inheritance
{i} veraset

Gerçekten veraset vergisinin ne kadar tutacağını merak ediyorum. - I really wonder how much the inheritance tax will amount to.

inheritance
(isim) miras, kalıt, veraset, soyaçekim
inheritance
(Tıp) Kalıtım yoluyla anne-babadan çocuğa geçen özellikler, kalıt