Matematikçiler buna Fransızlarla müştereken sahiptir: onlara her ne söylemeye çalışıyorsan, onlar onu alır ve onu kendi tarzlarıyla çevirir ve onu tamamen farklı bir şeye çevirirler.
- Mathematicians have this in common with the French: whatever you're trying to say to them, they take it and translate it in their own way and turn it around into something completely different.
Tom ve Mary'nin müştereken şaşırtıcı bir şeyi var.
- Tom and Mary have something surprising in common.
Amerika'daki kilise okullarının ve bazı özel okulların üniforması vardır, onlar yaygın değildir.
- While some private and church schools in America have uniforms, they are not common.
ABD'de, insanların nakit ödeme yerine bir çek yazmaları yaygındır.
- In the U.S., it is common for people to write a check instead of paying cash.
Ortak çıkarları için birlikte çalışmaktaydılar.
- They had been working together for common interests.
İki başbakanın ortak hiçbir şeyi yoktu.
- The two premiers had nothing in common.
Köpek balığı çorbası genellikle Çin'de evlenme törenlerinde ve ziyafetlerde servis edilir.
- Shark fin soup is commonly served at Chinese weddings and banquets.
Ökseotu genelde Noel dekorasyonu olarak kullanılır.
- Mistletoe is commonly used as a Christmas decoration.
30 tane en çok kullanılan küfürlü kelimelerin listesini düzenledim.
- I compiled a list of 30 of the most common dirty words.
Sodyum bikarbonat, yaygın olarak kabartma tozu olarak bilinir.
- Sodium bicarbonate is commonly known as baking soda.