epey(ce)

listen to the pronunciation of epey(ce)
Turkish - English

Definition of epey(ce) in Turkish English dictionary

epey
quite

He has quite a few records. - Onun epeyce rekoru var.

Tom is quite a bit older than Mary. - Tom Mary'den epeyce yaşlı.

epey
a great deal of

He has a great deal of experience. - Onun epey tecrübesi var.

I have a great deal of work to do. - Yapacak epey işim var.

epey
some
epey
along about
epey
pretty

I'm pretty sure Tom doesn't believe us. - Tom'un bize inanmadığından epeyce eminim.

I bet Dave paid a pretty penny for his new car. - Dave'in yeni arabası için epeyce para ödediğine bahse girerim.

epey
sure

You sure worked hard today. - Bugün epeyce çok çalıştın.

I'm pretty sure Tom doesn't believe us. - Tom'un bize inanmadığından epeyce eminim.

epey
notably
epey
respectable
epey
wheen
epey
considerable
epey
quite a bit

Tom is quite a bit older than Mary. - Tom Mary'den epeyce yaşlı.

Tom has told us quite a bit about you. - Tom bize senin hakkında epeyce şey söyledi.

epey
rather

My elderly uncle and aunt are both rather straitlaced. - Yaşlı amcam ve halam ikisi de epey katı ahlakçıdır.

epey
a good

We had a good deal of rain last summer. - Geçen yaz epeyce yağmur yağdı.

We had a good deal of snow last winter. - Geçen kış epeyce kar yağdı.

epey bilgi sahibi olan
well-informed
epey büyük (bir miktar)
goodly
epey para harcama
splurge
epey zamandır
long since
epey zor
pretty difficult
epey, oldukça çok
very, very much
epey
a good deal of

We had a good deal of rain last summer. - Geçen yaz epeyce yağmur yağdı.

We spent a good deal of money on the project. - Projeye epey para harcadık.

epey
a good many, a good deal of
epey
not a little
epey
pretty well
epey
goodish
epey
reasonably
epey
a great many
epey
well

It was well after midnight when Tom got home. - Tom eve vardığında gece yarısını epeyce geçmişti.

This book may well be useful to you. - Bu kitap sana epey faydalı olabilir.

epey
tidy
epey
rather, fairly, pretty
epey
rather, quite, fairly, considerably; a great deal of, a lot of
epey
fairly

Tom is fairly old, isn't he? - Tom epeyce yaşlı, değil mi?

epey (bir miktar)
quite a/an
epey oldu
It's been a good while since
epey pahalıya mal olmak
cost a pretty penny
epey para
a tidy penny
epey uzakta
a good distance off
epey zaman önce
a long while ago
epey zamandan beri
for some time past
fidan (epey boy atmış)
sapling
Turkish - Turkish

Definition of epey(ce) in Turkish Turkish dictionary

EPEY
Az denmeyecek kadar, oldukça, hayli: "Epey yürüdü ve üç sokak daha değiştirdi."- T. Buğra
epey
Az denmeyecek kadar, oldukça, hayli
epey
Oldukça, hayli
epey(ce)
Favorites