Kıskançlık, Amerikan yaşamının ana gerçeğidir.
- Envy is the central fact of American life.
Komşu kadın neredeyse kıskançlıktan öldü.
- The neighbor woman nearly died of envy.
Kıskanç ölür ama kıskançlık asla ölmez.
- The envious die, but envy never does.
Kıskançlık, Amerikan yaşamının ana gerçeğidir.
- Envy is the central fact of American life.
Kıskançlık imrenme ile aynı değildir. İkisini karıştırmayın. Bir fark var.
- Jealousy is not the same as envy. Do not confuse the two. There is a difference.
Haset etmek günahtır.
- To feel envy is a sin.
Bir yandan da ona imreniyorum; tam olarak ne istediğini biliyor ve onu elde etmekten çekinmiyor.
- In some ways, I envy him; he knows exactly what he wants and he's not afraid to take it.
Kıskançlık imrenme ile aynı değildir. İkisini karıştırmayın. Bir fark var.
- Jealousy is not the same as envy. Do not confuse the two. There is a difference.
O, arkadaşlarını kıskanıyordu.
- He was the envy of his friends.
Aşk sabırlıdır, aşk şefkatlidir. Kıskanmaz, övünmez, kibirli değildir.
- Love is patient, love is kind. It does not envy, it does not boast, it is not proud.
But that sweet Cordiall, which can restore / A loue-sick hart, she did to him enuy .
But let me tell the World, / If he out-liue the enuie of this day, / England did neuer owe so sweet a hope, / So much misconstrued in his Wantonnesse.
Theodorus assures Socrates that no envy will prevent the Stranger from responding.
I do not envy at their wealth, titles, offices; let me live quiet and at ease.