O, fildişi tasarımlar oydu.
- He carved designs in ivory.
O, bir tasarımcı olmayı umuyor.
- She hopes to become a designer.
Tom basit bir ev dizaynı fanatiğidir.
- Tom is a fan of simple home design.
Tiyatronun dizaynı, seyircilerin oyuncularla daha yakınlaşıp, özel bir bağ kurmalarını mümkün kıldı.
- The design of the theatre enabled the audience to get up close and personal with the performers.
Bu tasarım için bulanık renkler kullanmak iyi bir fikir değil.
- Using muddy colors for this design is not a good idea.
Tom bu tasarımı sevmez.
- Tom doesn't like this design.
Fransızca ve web tasarımı eğitimi alıyorum.
- I'm studying French and web design.
Bu özellikle genç insanlar için tasarlanmıştır.
- This is designed especially for young people.
Üniversite eğitimi bilginizi genişletmek için tasarlanmıştır.
- University education is designed to expand your knowledge.
Bu, o amaç için tasarlanmadı.
- It wasn't designed for that purpose.
Tabak üzerindeki deseni seviyor.
- She likes the design on the plate.