Onun konuşması coşkulu alkışlarla karşılandı.
- His speech met with enthusiastic applause.
Bu kitap, onun coşkulu araştırmasının bir sonucudur.
- This book is a result of his enthusiastic research.
Tom hevesli görünüyor.
- Tom seems enthusiastic.
Tom çok hevesli değil, değil mi?
- Tom isn't very enthusiastic, is he?
O duygularını sakladı ve istekliymiş gibi davrandı.
- He hid his emotions and pretended to be enthusiastic.
Sen çok istekli görünmüyorsun.
- You don't seem very enthusiastic.
He is hot on white-water rafting.