Küçük çocuklar taşınmaktan hoşlanırlar.
- Small children like to be carried.
Kutu bir Mezepotamya heykeli içermektedir.
- The box contains a Mesopotamian statue.
Bu sözlük yaklaşık 40.000 madde başı sözcük içermektedir.
- This dictionary contains about 40,000 headwords.
Ona karşı güçlü itirazlara rağmen onlar plana devam ettiler.
- They carried on with the plan in spite of strong objections to it.
Ama onsuz devam ettik.
- But we carried on without him.
Doctors are trying to contain disease.
İnsanlar o zaman kendi ağırlığı taşıdı.
- People carried their own weight then.
O, o alışkanlığı mezarına kadar taşıdı.
- She carried that habit to her grave.
Many household cleaners contain poison.
- Viele Haushaltsreiniger enthalten Gift.
In a closed system the sum of the contained energies remains constant.
- In einem geschlossenen System bleibt die Summe aller darin enthaltenen Energien immer gleich.