Bir üniversiteye girme hayatımın amacı değil.
- Entering a university is not the purpose of my life.
Eve girmeden önce ayakkabılarınızı çıkarmanız gerekir.
- You must remove your shoes before entering a house.
Buraya girişiniz yasaklandı.
- You are banned from entering this place.
İçeriye giren bayan ve köpeği kapıda görevli tarafından durduruldu.
- The lady and her dog that were entering at the gate were stopped by the gatekeeper.
Okula girmek için sıkı çalıştım.
- I studied hard to enter the school.
Kulübe girmek istiyorum.
- I want to enter the club.
Ev numaranı, mahalleni, posta kodunu ve sokağını ayrı ayrı yazmak zorundasın.
- You have to enter your house number, suburb, post code and street seperately.
Tom girişimci genç bir adam.
- Tom is an enterprising young man.
Tom bizim girişimizi duymuş olmalı.
- Tom must've heard us enter.
Çocuklarımızın güvenliği için, lütfen yetişkin sitelerine girmeyin.
- For our children to be safe, please do not enter adult sites.
Bu bilet iki kişinin girmesine olanak tanır.
- This ticket allows two people to enter.
his breaking-and-entering conviction.
... So in 10 years, we could be entering the solar age, in 20 years, we'll enter the solar ...
... of course entering the realm of science fiction, but at least we now have equations. The ...