Okula girmek için sıkı çalıştım.
- I studied hard to enter the school.
Yabancı bir ülkeye girmek için bir pasaporta ihtiyacın var.
- You need a passport to enter a foreign country.
Ev numaranı, mahalleni, posta kodunu ve sokağını ayrı ayrı yazmak zorundasın.
- You have to enter your house number, suburb, post code and street seperately.
Tom bizim girişimizi duymuş olmalı.
- Tom must've heard us enter.
Onun odaya girişini gördüm.
- We saw her enter the room.
Bu bilet iki kişinin girmesine olanak tanır.
- This ticket allows two people to enter.
Odaya girmeden önce kapıyı tıklat.
- Knock on the door before entering the room.