ensest

listen to the pronunciation of ensest
Turkish - English
incestuous

Sami has had an incestuous relationship with his daughter. - Sami'nin kendi kızı ile ensest ilişkisi vardı.

Mary was in an incestuous relationship with her brother Tom. - Mary kardeşi Tom ile ensest bir ilişki içindeydi.

incest

He engaged in incest with his younger sister. - O küçük kız kardeşiyle ensest yaptı.

Incest is a taboo found in almost all cultures. - Ensest, neredeyse tüm kültürlerde bir tabudur.

ıncest

He engaged in incest with his younger sister. - O küçük kız kardeşiyle ensest yaptı.

Mary was in an incestuous relationship with her brother Tom. - Mary kardeşi Tom ile ensest bir ilişki içindeydi.

ensest tabusu
(Pisikoloji, Ruhbilim) incest taboo
ensest bağları
(Pisikoloji, Ruhbilim) incestuous ties
ensest engeli
(Pisikoloji, Ruhbilim) incest barrier
ensest fantazisi
(Pisikoloji, Ruhbilim) incest fantasy
ensest ilişki
incest relationship
ensest sonucu doğan
incestuous
ensest yapan
incestuous
Turkish - Turkish
Ensest, yakın akrabalar arasında gönüllü ya da gönülsüz cinsel ilişki
Aralarında akrabalık ilişkileri nedeniyle yasalar ya da gelenekler tarafından evlenmeleri yasaklanan kişiler arasındaki cinsel ilişki
Aile içi yasak ilişki
ensest
Favorites