O şimdilik kâfi gelecektir.
- That will be enough for the time being.
Bu hikaye bir derste okumak için yeterince kısa.
- This story is short enough to read in one lesson.
Twitter yeterince iyi değil.
- Twitter is not good enough.
Yeterli param olsa,o hoş arabayı alırım.
- If I had enough money, I would buy that nice car.
Tom şehirde yaşamak için yeterli para kazanıyor mu?
- Does Tom earn enough money to live in the city?
Sana yeterince teşekkür edemem.
- I can't thank you enough.
Merkezi ısıtma kışın yeterince ısıtıyor mu?
- Is the central heating warm enough in the winter?
Onların yeteri kadar altını yoktu.
- They did not have enough gold.
Annem yeteri kadar masum bir halde Biraz daha bira ister misin? diye sordu.
- Mom was innocent enough to ask him: Would you like any more beer?
O, köpeğini her gün etle beslemek için yeterince zengin değildi.
- She wasn't wealthy enough to feed her dog meat every day.
Bazı köpek sahipleri köpeklerini yeterince besleyip beslemediklerini merak ediyorlar.
- Some dog owners wonder if they are feeding their dogs enough.
Burada yeterli miktara sahibiz.
- We've got enough here.
Yetersiz beslenme, yeterli miktarda yiyecek almama anlamına gelen yaygın bir yanlış kavramadır.
- It is a common misconception that malnutrition means not getting enough food.