Bu hikaye bir derste okumak için yeterince kısa.
- This story is short enough to read in one lesson.
Hepimiz için yeterli yiyecek vardı.
- There was food enough for us all.
O şimdilik kâfi gelecektir.
- That will be enough for the time being.
Tom şehirde yaşamak için yeterli para kazanıyor mu?
- Does Tom earn enough money to live in the city?
Yeterli param olsa,o hoş arabayı alırım.
- If I had enough money, I would buy that nice car.
Merkezi ısıtma kışın yeterince ısıtıyor mu?
- Is the central heating warm enough in the winter?
Bu hikaye bir derste okumak için yeterince kısa.
- This story is short enough to read in one lesson.
Yeteri kadar zamanım vardı, bu yüzden acele etmeme gerek yoktu.
- I had enough time, so I didn't need to hurry.
Sadece yeteri kadar kaynatılır.
- It is boiled just enough.
Burada yeterli miktara sahibiz.
- We've got enough here.
Bu, yeterli miktardan daha fazla
- It's more than enough.
O, köpeğini her gün etle beslemek için yeterince zengin değildi.
- She wasn't wealthy enough to feed her dog meat every day.
Tom herkesi beslemeye yetecek kadar yiyecek getirdi.
- Tom brought enough food to feed everyone.
Enough!.
I cannot run fast enough to catch up to them.
... And you don't have enough of it. ...
... To get enough of the right material in the right place all at once ...