eni sonu

listen to the pronunciation of eni sonu
Turkish - English
the long and the short of it
main point of the issue, in short, in summary
en son
{s} latest

His motorcycle is the latest model. - Onun motosikleti en son model.

She is singing the latest popular songs. - En son popüler şarkıları seslendiriyor.

en son
last

The activists were last seen in a remote, forested corner of Brazil. - Aktivistler en son Brezilya'nın uzak, ormanlık bir köşesinde görüldüler.

The last time I went to China, I visited Shanghai. - Çin'e gittiğim en son zaman, Şangay'ı ziyaret ettim.

en son
recent

This dictionary isn't the most recent version. - Bu sözlük en son sürüm değil.

This is the most recent picture of Tom I could find. - Bu, Tom'un bulabildiğim en son resmi.

en son
supreme
en son
endmost
en son
the latest

She follows all the latest trends in fashion. - O modadaki bütün en son trendleri izler.

She knows a lot about the latest fashions. - O, en son modalar hakkında çok şey biliyor.

en son
up-to-the-minute
en son
lattermost
en son
most recently
en son
crowning
en son
continuously present
en son
when all is said and done
en son
ultimate
en son
the very last

This is the very last thing I can do for you. - Bu senin için yapabileceğim en son şeydir.

en son
a) last b) ultimate
en son
aftermost
en son
utmost
en son
final

Tom and Mary were finally alone. - Tom ve Mary en sonunda yalnız kalmışlardı.

Tom finally agreed to let Mary in on the secret. - Tom en sonunda Meryem'e sırrı vermeyi kabul etti.

en son
uttermost
eni sonu
Favorites