O çok enerjik bir insan.
- He's a very energetic person.
Bir zamanlar olduğu kadar enerjik değil.
- She isn't as energetic as she once was.
Tom çok hareketli değildi.
- Tom wasn't very energetic.
Hiç kimse dürüst ve enerjik bir şekilde iyi ve adil bir neden için savaşma hakkınızı inkar edemez.
- No one will deny your right to fight honestly and energetically for a good and just cause.
Cosmic rays are energetic particles from outer space.
I'm too jazzed up by the coffee to sleep. - Rabbit at Rest, by John Updike.
Her high-spirited nature was forever getting her into trouble.