Kısa sürede yeni çevreye alıştı.
- He soon got used to the new surroundings.
Yeni çevreyi benimsemelisin.
- You must assimilate into new surroundings.
Onların onun etrafını çevirdiğini gördüm.
- I saw them surrounding him.
Bu sabah görebileceğim tek şey evimizi çevreleyen kalın sis.
- The only thing I can see this morning is the thick fog surrounding our house.
Çoğu kalelerin onları çevreleyen bir hendeği vardır.
- Most castles have a moat surrounding them.
Onlar bizi kuşatıyor.
- They're surrounding us.