Yeni metro 20 dakika içinde okula gitmemi sağlamaktadır.
- The new subway enables me to get to school in 20 minutes.
Benim yeni arabam her zaman herhangi bir yere gitmeme olanak sağlamaktadır.
- My new car enables me to go anywhere, anytime.
Babası tarafından ona bırakılan servet onun rahat bir şekilde yaşamasını sağlar.
- The property left him by his father enables him to live in comfort.
Bu kuşun büyük kanatları onun çok hızlı uçmasını sağlar.
- This bird's large wings enable it to fly very fast.
Who hath enabled me.
His parents enabled him to continue buying drugs.
... we've seen today have been enabled by laws, some of them ...
... enabled our ancestors to persist and eventually turn into us. ...