Lobster tomalley can be toxic and it's best not to eat it.
- İstakoz ciğeri toksik olabilir, onu yememek en iyisidir.
I'll do my best on the test.
- Sınavda elimden gelenin en iyisini yapacağım.
I wish you nothing but the very best.
- Sana en iyisinden başka bir şey dilemiyorum.
I wish them the very best.
- Onlara en iyisini diliyorum.
He is the best for this project.
- O, bu proje için en iyisidir.
Your composition is the best yet.
- Kompozisyonun yine de en iyisi.
I will take this tie, as it seems to be the best.
- En iyisi olarak görünen bu kravatı alacağım.
In my opinion, German is the best language in the world.
- Bana göre Almanca dünyadaki en iyi dildir.
Administrator and moderators are working for the best language tool, Tatoeba Project.
- Yönetici ve moderatörler en iyi dil aracı Tatoeba Project için çalışıyorlar.
Let's wish Tom all the best.
- Tom'a en iyi dileklerimizi dileyelim.
I wish you all the best.
- Hepinize en iyisini diliyorum.
Starbucks is the best place to buy coffee.
- Starbucks kahve satın almak için en iyi yerdir.
When we started out in 2009, I was convinced that our store would become one of the best in the city.
- 2009'da işe başladığımızda, mağazanın şehirdeki en iyilerden biri olacağına ikna edildim.
I always buy a top quality product even if it is slightly more expensive.
- Biraz pahalı olsalar bile, ben daime en iyi ürünleri satın alırım.
Tom is one of our top engineers.
- Tom en iyi mühendislerimizden biri.