en azından son

listen to the pronunciation of en azından son
Turkish - English
last not least
in addition to all the foregoing; "last not least he plays the saxophone"
en son
{s} latest

His motorcycle is the latest model. - Onun motosikleti en son model.

I found his latest novel interesting. - Onun en son romanını ilginç buldum.

en son
last

At last, he realized his error. - En sonunda hatasını anladı.

The activists were last seen in a remote, forested corner of Brazil. - Aktivistler en son Brezilya'nın uzak, ormanlık bir köşesinde görüldüler.

en son
recent

What's his most recent novel? - Onun en son romanı nedir?

This is the most recent picture of Tom I could find. - Bu, Tom'un bulabildiğim en son resmi.

en son
supreme
en son
endmost
en son
the latest

She follows all the latest trends in fashion. - O modadaki bütün en son trendleri izler.

His motorcycle is the latest model. - Onun motosikleti en son model.

en son
up-to-the-minute
en son
lattermost
en son
most recently
en son
crowning
en son
continuously present
en son
when all is said and done
en son
ultimate
en azından her
(Bilgisayar) at least every
en son
the very last

This is the very last thing I can do for you. - Bu senin için yapabileceğim en son şeydir.

en son
a) last b) ultimate
en son
aftermost
en son
utmost
en son
final

I finally found my way out of the confusing maze. - En sonunda kafa karıştıran labirentten dışarı çıkabildim.

Tom and Mary were finally alone. - Tom ve Mary en sonunda yalnız kalmışlardı.

en son
uttermost
en azından son
Favorites