empty, enoccupied, destitute, vain, null

listen to the pronunciation of empty, enoccupied, destitute, vain, null
English - Turkish

Definition of empty, enoccupied, destitute, vain, null in English Turkish dictionary

void
{s} hükümsüz
void
{i} boşluk

Tom Gençliğime baktığımda manevi bir boşluk görüyorum. dedi. - When I look back on my youth, I see a spiritual void, said Tom.

Fadıl hayatında bir boşluk hissetti. - Fadil felt a void in his life.

void
{i} eksiklik
void
yürürlükten kaldırılmış
void
{i} geçersizlik
void
ilga etmek
void
kaldırmak
void
{i} iptal
void
(of ile) -den yoksun
void
{s} ıssız
void
ihraç etmek
void
voyid
void
çıkmak
void
{s} boş

Uçurumun üstünde duran bir adam boşluğa atlayarak intihar etmek üzereydi. - A man standing on the cliff was about to commit suicide by jumping into the void.

Tom Gençliğime baktığımda manevi bir boşluk görüyorum. dedi. - When I look back on my youth, I see a spiritual void, said Tom.

void
vakum
void
{i} boş yer
void
bırakmak
void
{s} of -siz, -den yoksun, -den mahrum: His ideas were void of common sense. Fikirleri sağduyudan yoksundu
void
(Tıp) Boşaltmak, çıkarmak (idrar, v.s.)
void
{s} geçersiz, hükümsüz
English - English
{a} void
empty, enoccupied, destitute, vain, null
Favorites