employee; laborer, one who works in manual labor

listen to the pronunciation of employee; laborer, one who works in manual labor
English - Turkish

Definition of employee; laborer, one who works in manual labor in English Turkish dictionary

worker
işçi

İşçilerin çoğu açlıktan öldüler. - Many of the workers died of hunger.

Tam o sırada parktaki işçiler bazı küçük oyun kartları getirdiler. - Just then, the workers in the park brought over some small playing cards.

worker
ücretli

Fransa'da işçiler her yıl dört haftalık ücretli izin alırlar. - Workers in France receive four weeks of paid vacation each year.

worker
çalışan

Hemen hemen tüm ofis çalışanlarının üçte biri gözlük takıyor. - Almost one-third of all office workers wear spectacles.

Sağlık çalışanları ihtiyacı olan insanlara yardım eder. - Health workers aid people in need.

worker
işgören
worker
bağımlı çalışan
worker
isçi
worker
labourer
worker
faale
worker
{i} amele
worker
{i} k.dili. çalışkan kimse: She's a real worker! Çok çalışkan biri o
worker
{i} yaratıcı
worker
çalşışan kimse
worker
işçi sınıfından böcek
worker
{i} emekçi

Projenin en büyük zorluğu, hayata geçirmek için gerekli beceriye sahip emekçilerin bulunup bulunmaması olacak. - The biggest challenge to the project will be the availability of workers with the skills required to bring it to fruition.

Daha iyi maaş ve daha iyi çalışma koşulları için temizlik emekçileri grevine barış içinde yardım etmek için oraya gitmişti. - He had gone there to help garbage workers strike peacefully for better pay and working conditions.

English - English
{i} worker
employee; laborer, one who works in manual labor
Favorites