employed to excite or accumulate electricity

listen to the pronunciation of employed to excite or accumulate electricity
English - Turkish

Definition of employed to excite or accumulate electricity in English Turkish dictionary

electric
{s} elektrik

Elektrikli ısıtıcımız iyi çalışmıyor. - Our electric heater does not work well.

Isı odanın her tarafına elektrik sobasıyla yayıldı. - Heat was spread throughout the room by the electric stove.

electric
{s} elektrikli

Elektrikli ısıtıcımız iyi çalışmıyor. - Our electric heater does not work well.

Elektrikli ısıtıcımızla ilgili doğru gitmeyen bir şey var. - Something is wrong with our electric heater.

electric
{s} heyecan verici
electric
(Elektrik, Elektronik) elektrik (ile ilgili)
electric
çok heyecanlı
electric
çıngılı
electric
çıngılık
electric
çıngıyla ilgili
electric
{s} elektro

Pozitron bir elektrona benzeyen küçük bir parçacıktır fakat pozitif elektrik yüklüdür. - A positron is a small particle similar to an electron, but with a positive electric charge.

Kardeşim bir elektrogitar aldı. - My brother bought an electric guitar.

electric
(Tıp) (al) Elektriğe ait, elektriki, elektrikli
electric
{s} gerilimli
electric
elektriki
electric
{s} elektrikle ilgili
electric
elektriksel

Şimşek, elektriksel bir olaydır. - Lightning is an electrical phenomenon.

electric
electric blue çelik mavisi
electric
electric eel Güney Amerika nehirlerine mahsus elektrik saçan bir çeşit iri yılan balığı
electric
electric chair elektrikli sandalye
electric
heyecan veya ürperme veren
English - English
electric
employed to excite or accumulate electricity

    Hyphenation

    employed to ex·cite or ac·cu·mu·late e·lec·tric·i·ty

    Turkish pronunciation

    employd tı îksayt ır ıkyumyıleyt îlektrîsıti

    Pronunciation

    /emˈploid tə əkˈsīt ər əˈkyo͞omyəˌlāt əˌlekˈtrəsətē/ /ɛmˈplɔɪd tə ɪkˈsaɪt ɜr əˈkjuːmjəˌleɪt ɪˌlɛkˈtrɪsətiː/
Favorites