emphasis placed on words in speaking

listen to the pronunciation of emphasis placed on words in speaking
English - Turkish

Definition of emphasis placed on words in speaking in English Turkish dictionary

stress
stres

Bu stresli bir durumdur. - This is a stressful situation.

Tom çok stresli bir işi var. - Tom has a very stressful job.

stress
{f} zorlan

Tom stresle baş etmekte zorlandığını söylüyor. - Tom says he's having trouble coping with the stress.

stress
belirtmek
stress
önem vermek
stress
vurgu koymak
stress
sıkıntı
stress
{i} zorlama
stress
(Mühendislik) gerilim

O, gerilimle başa çıkamıyor. - She is unable to cope with stress.

Tom Mary'ye John'un gerçekten gerilim altında olduğunu söyledi. - Tom told Mary that he thought John was really stressed out.

stress
(fiil) sıkıştırmak, baskı yapmak, vurgulamak, tonlamak, önemle belirtmek
stress
{i} vurgulama

Sonuçların aynı olmadığını vurgulamak önemlidir. - It is important to stress that the consequences are not the same.

Tarifeleri blok olarak kontrol etmenin ülke ülke kontrol etmekten daha uygun olduğunu vurgulamak istiyorum. - I would like to stress that it is more convenient to control tariffs as a bloc rather than country by country.

stress
{f} sıkıştırmak
stress
{f} baskı yapmak
stress
{i} basınç
stress
{i} baskı

Yoshida, baskı yapma. - Yoshida, don't stress.

Ben baskı hissediyorum. - I'm feeling stressed.

stress
{f} tonlamak
stress
ehemmiyet
stress
kuvvet
stress
{i} vurgu

Vladimir Putin vurguladı, ancak bugün başka bir durumdur. - However, stressed Vladimir Putin, today is another situation.

Konuşmasında vurguladığı her ifadeyi not aldım. - I wrote down every phrase in his speech that he stressed.

English - English
stress
emphasis placed on words in speaking

    Hyphenation

    em·pha·sis placed on words in speak·ing

    Turkish pronunciation

    emfısıs pleyst ôn wırdz în spikîng

    Pronunciation

    /ˈemfəsəs ˈplāst ˈôn ˈwərdz ən ˈspēkəɴɢ/ /ˈɛmfəsəs ˈpleɪst ˈɔːn ˈwɜrdz ɪn ˈspiːkɪŋ/
Favorites