The real estate man told lies to the couple.
- Emlakçı, çifte yalan söyledi.
The real estate broker was lavish in his spending in Ginza.
- Emlakçı, Ginza'daki harcamalarında savurgandı.
Property prices are going up.
- Emlak fiyatları artmaktadır.
He bought property near the sea.
- Denize yakın emlak satın aldı.
Tokyo landlords are in a panic because the real estate market went soft.
- Emlak piyasasının sönmesi nedeniyle Tokyo'daki ev sahipleri panik içindedirler.
They've put the value of the estate at three hundred thousand dollars.
- Onlar emlâka üç yüz bin dolar değer koydu.
Tom left part of his estate to Mary.
- Tom emlakının bir parçasını Mary'ye bıraktı.