I bet you didn't know that.
- Eminim bunu bilmiyordun.
I bet Tom still hasn't stopped laughing.
- Tom'un gülmeyi hâlâ durdurmadığından eminim.
After sleeping, Tom will surely be in a better mood.
- Uykudan sonra Tom eminim daha iyi bir ruh hali içinde olacaktır.
I'm sure your efforts will result in success.
- Çabalarının başarıyla sonuçlanacağından eminim.
How can you be sure your girlfriend isn't faking her orgasms?
- Kız arkadaşının orgazm takliti yapmadığından nasıl emin olabilirsin?
He looked confident but his inner feelings were quite different.
- Emin görünüyordu fakat onun iç duyguları tamamen farklıydı.
He is confident of his ability.
- O, yeteneğinden emindir.
Tom certainly made sure we all had a good time.
- Tom kesinlikle hepimizin eğlendiğinden emin oldu.
I'm certain we can deliver the laboratory equipment by March 15th.
- 15 Mart'a kadar laboratuvar ekipmanını teslim edebileceğimden eminim.
Are you sure Tom is safe?
- Tom'un güvende olduğundan emin misin?
Are you sure that's safe?
- Onun güvenli olduğundan emin misin?
Sami was certain he knew who was responsible for Layla's death.
- Sami, Leyla'nın ölümü için kimin sorumlu olduğunu bildiğinden emindi.
I'm not certain Tom is responsible.
- Tom'un sorumlu olduğundan emin değilim.
I am positive that he has finished.
- Onun bitirdiğinden eminim.
Tom was positive that the camera Mary had was his, but it wasn't.
- Tom Mary'nin sahip olduğu kameranın onunki olduğundan emindi ama değildi.
I feel safe and secure.
- Güvenli ve emin hissediyorum.
Please make sure that your seat belt is securely fastened.
- Emniyet kemerinizin güvenle bağlanmış olduğundan emin olun.
I'm not too clear about that point.
- O noktada pek emin değilim.
I'm not sure what it was, but it sounded like a gunshot.
- Onun ne olduğundan emin değilim ama bir silah atışına benziyordu.
Tom doesn't sound too sure.
- Tom çok emin görünmüyor.
Are you sure this information is reliable?
- Bu bilginin güvenilir olduğundan emin misin?
I'm pretty sure Tom's reliable.
- Tom'un güvenilir olduğundan oldukça eminim.
Tom went out of his way to make sure Mary had a good time.
- Tom Mary'nin iyi zaman geçirdiğinden emin olmak için zahmete katlandı.
I'm not sure if that's a good idea.
- Bunun iyi bir fikir olup olmadığından emin değilim.
I firmly believe that your time will come.
- Senin sıranın geleceğinden eminim.
You may rest assured that we shall do all we can.
- Elimizden geleni yapacağımızdan emin olabilirsin.
Rest assured that I will do my best.
- Elimden geleni yapacağımdan emin olabilirsin.
I would like to set the record straight.
- Ben tümüyle emin olmak istiyorum.