Şimdi bunun üzerinde düşünüyorum, bu biraz utandırıcı.
- Now that I think over it, it's somewhat embarrassing.
Bu, şüphesiz ki, benim için utandırıcı bir durum.
- This is, without a doubt, an embarrassing situation for me.
O, can sıkıcı bir soru.
- It's an embarrassing question.
O gerçekten can sıkıcıydı.
- It was really embarrassing.
Seni utandırmak istemedim.
- I didn't mean to embarrass you.
Arkadaşlarının önünde seni utandırmak istemedim.
- I didn't want to embarrass you in front of your friends.
Seni rahatsız etmek istemiyorum.
- I don't want to embarrass you.
Bu gerçekten sıkıcı bir şey.
- It's something really embarrassing.
Utangaç erkek çocuğu onun varlığında tamamen sıkıldı.
- The shy boy was utterly embarrassed in her presence.
Sıkılman için bir neden yok. Telaffuzun genel olarak doğru.
- There's no reason to feel embarrassed. Your pronunciation is generally correct.
O, onun mahcubiyetini fark etti.
- He noticed her embarrassment.
Tom, Mary'nin utanmayacağını düşünüyor.
- Tom thinks Mary won't be embarrassed.
Utanmayın. Olur böyle şeyler.
- Don't feel embarrassed. These things happen.
The crowd's laughter and jeers embarrassed him.
... earth. This is embarrassing. Because we now realize the most of the universe is dark ...
... embarrassing but I love it. ...