Başka hiç kimse yaralanmadı.
- No one else was injured.
Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.
- A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else.
Yapacağım başka bir şey yoksa eve gidiyorum.
- If there's nothing else for me to do, I'm going home.
Erken kalk, yoksa okula geç kalacaksın.
- Get up early, else you'll be late for school.
Memnun değilsen kapı şu tarafta güzel kardeşim.
- If you're not happy, you can take your business elsewhere.
Bir futbol skoru 3-0 ise bu, zafer değilse başka nedir?
- If a soccer score of 3 to 0 isn't a victory, what else is it?
O, bu şehirdeki herhangi başka birinden daha zengin.
- He is richer than anyone else in this town is.
Tom Fen dersinde kendi sınıfındaki herkesten daha iyidir.
- Tom is better at science than anyone else in his class.
Tom gerçekten çok başka türlü yapamaz.
- Tom can't really do much else.
Kauçuk botları giyin, aksi halde ayağınızı ıslatırsınız!
- Put the rubber boots on, or else you will get your feet wet!
Tom Mary'nin başkası ile görüştüğünü bilmiyordu.
- Tom didn't know Mary was seeing someone else.
İşi o kabul etmezse, başkası eder.
- If he doesn't accept the job, someone else will.
Diğerleri ne düşünüyor?
- What does everybody else think?
Tom diğerleri gibi giyinmez.
- Tom doesn't dress like everybody else.
Bazen bir başkasının duygularına zarar vermemek için yalan söyleriz.
- Sometimes we lie to keep from hurting someone else's feelings.
Benim anadilim bir başkası için yabancı dildir.
- My native language is a foreign language for someone else.
Başka ne yapabilirdim?
- What else could I have done?
Tom başka ne yapacağını bilmiyor.
- Tom doesn't know what else to do.
İhtiyacın olan başka bir şey varsa, bana bildir.
- If there's anything else you need, just let me know.
Eğer yanımda olsan başka bir şeye ihtiyacım olmaz.
- If you are by my side, I don't need anything else.
Bana paranı ver yoksa seni döverim.
- Give me your money or else I'll beat you up.
Çiçeklikten çiçek toplamaya gitmeyin yoksa yakalanacaksınız.
- Don't go picking the flowers in the flower bed, or else you'll be caught.
O bu şehirdeki başka herkesten daha zengindir.
- He is richer than anyone else in this town.
Seni herkesten daha çok seviyorum.
- I love you more than anyone else.
Tom başka herkesten önce geldi.
- Tom came before anyone else.
O bu şehirdeki başka herkesten daha zengindir.
- He is richer than anyone else in this town.
Utangaç çocuklar herkes gülene kadar asla gülmezler.
- Shy children never laugh until everyone else does.
Herkes gittikten sonra biz konuşabilelim diye neden bir süre oyalan mıyorsun?
- Why don't you hang around a while after everyone else leaves so we can talk?
Bil bakalım başka kim Boston'a taşındı.
- Guess who else moved to Boston.
Başka kim partiye geldi?
- Who else came to the party?
Cinayete başka kimse karışmadı.
- Nobody else was involved in the murder.
Odada başka kimse yok.
- There's nobody else in the room.
Ben sadece gazete satıyorum, başka bir şey satmıyorum.
- I just sell newspapers, nothing else.
Sadece beklemek zorundasın. Yapabileceğin başka bir şey yok.
- You just have to wait. There's nothing else you can do.
Kauçuk botları giyin, aksi halde ayağınızı ıslatırsınız!
- Put the rubber boots on, or else you will get your feet wet!
Her zaman bir başkasının aptalıyız.
- We're always somebody else's idiot.
Bu belki artık bir başkasının sorunu olmayabilir.
- This may end up being somebody else's problem.
Tom o tür bir restoranda yemek yemeği göze alamaz bu yüzden başka bir yere gidelim.
- Tom can't afford to eat at that kind of restaurant so let's go somewhere else.
Başka bir yere gitmemiz gerekiyor.
- We have to go somewhere else.
Then the Wronskian of f and g must be nonzero, else they could not be linearly independent.
What else (=what other thing) is there?.
I'm busy Friday; when else (=what other time) works for you?.
else { EditHistory.Show(edits); }.
I haven't seen anyone else here besides you and me.
I don't want anything else.
Nowhere else will you find such skillful craftsmanship.
My mother's cooking is something else!.
My mum is still giving me grief for not getting a job. ― What else is new?.
Fred has had so much trouble recently that we ought to be grateful we're not in his shoes.