Definition of elevation. in English Turkish dictionary
- {i} yükseltme
- yükselti
- {i} yükseklik
Yükseklik arttıkça hava basıncı düşer.
- As elevation increases, air pressure decrease.
Alman Alpleri'nde ağaçların bittiği yer yaklaşık 1800 metre yükseklikte yer almaktadır.
- The treeline in the German alps lies at an elevation of about 1800 meters.
- {i} kaldırma
- yükselme
- (Bilgisayar) bakış açısı
- (Tıp) elevasyon
- yer üstü
- (Askeri) nişangah açısı
- (Askeri) yükseliş açısı
- düzey
- (Televizyon) yükseltme açısı
- (Denizbilim) yükselim
- görünüş
- tümsek
- kot
- seviye
- terfi
- küsmek
- raising
- (Teknik,Tekstil) şardonlama
- raising
- (Denizbilim) semirtme
- raising
- (Gıda) kabarma
- raising
- (Denizbilim) artırma
Asgari ücreti artırmayı planladıkları doğru mu?
- Is it true they're planning on raising the minimum wage?
Onlar vergileri artırmayı tartışacaklar.
- They'll debate raising taxes.
- elevation
- deniz seviyesine oranla yükseklik
- raising
- {f} yükselt
Ücretleri yükseltmeyi öneriyoruz.
- We suggest raising the fees.
Tom asgari ücreti yükseltmenin kötü bir fikir olacağını düşünüyor.
- Tom thinks raising the minimum wage would be a bad idea.
- raising
- tüylendirme
- elevation
- cephe
- raising
- yükselterek
Araba arkasında bir toz bulutu yükselterek geçti.
- The car passed by, raising a cloud of dust behind it.
- elevation
- (Askeri) NİŞANGAH AÇISI: Bir silah mesafece tevcih edildiği zaman namlu ağzını hedefe bağlayan hat (toprak açısı hattı) ile namlu ekseni uzantısı (yükseliş hattı) arasında kalan düşey açı. Buna "angle of elevation"de denir
- elevation
- {i} moral verme
- elevation
- yükseklik/asalet/yükselme
- elevation
- {i} dikey kesit
- elevation
- {i} coğr. yükselti
- elevation
- {i} irtifa
Amerika Birleşik Devletlerinde en yüksek irtifaya sahip devlet hangisidir?
- What is the state with the highest elevation in the United States ?
Ölüm Vadisinin irtifası nedir?
- What is the elevation of Death Valley ?
- elevation
- yükseklik/rakım
- elevation
- binanın irtifaen suret ve şekli
- elevation
- {i} eğim
- raising
- {i} kabartma
- raising
- {i} yükselen
- raising
- {i} kaldırma