Ondan dolayı, o sefil bir hayat yaşadı.
- Because of her, he lived a miserable life.
Şimdi bunun hakkında düşündüğüm zaman, bizim aile çok sefil bir hayat yaşadı.
- When I think about it now, our family lived a very miserable life.
Kate Chris'e baktı ve sonra onu görmezden geldi, bu onu perişan etti.
- Kate glanced at Chris and then ignored him, making him feel miserable.
O hayatımı perişan etti.
- She made my life miserable.
Sana ne oldu? Berbat görünüyorsun.
- What happened to you? You look miserable.
Tom parktaki bankta oturuyor, berbat görünüyor.
- Tom is sitting on a park bench, looking miserable.
O zengin ama çok mutsuz.
- She's rich but miserable.
O zengin ama çok mutsuz.
- She's rich but miserable.
Ben sefil ve mutsuzdum.
- I was miserable and unhappy.
He's O.K. at some sports, like tennis, but he's just miserable at football.
The secret of being miserable is to have the leisure to bother about whether you are happy or not. The cure is occupation.