Turkish - English
Definition of elektrostatik in Turkish English dictionary
- electrostatic
- electrostatics
- electrostatic; electrostatics
- elektrostatik akı
- electrostatic flux
- elektrostatik alan
- electrostatic field
- elektrostatik baskı
- xerography
- elektrostatik bağ
- electrostatic bond
- elektrostatik bellek
- electrostatic memory
- elektrostatik birim
- electrostatic unit
- elektrostatik ekran
- electrostatic screen
- elektrostatik endüksiyon
- electrostatic induction
- elektrostatik enerji
- electrostatic energy
- elektrostatik filtre
- electrostatic precipitator
- elektrostatik histerezis
- electrostatic hysteresis
- elektrostatik hoparlör
- electrostatic speaker
- elektrostatik jeneratör
- electrostatic generator
- elektrostatik kuplaj
- electrostatic coupling
- elektrostatik mercek
- electrostatic lens
- elektrostatik odaklama
- electrostatic focusing
- elektrostatik rüzgâr
- electric wind
- elektrostatik sapma
- electrostatic deflection
- elektrostatik voltmetre
- electrostatic voltmeter
- elektrostatik yapışma
- electrostatic adhesion
- elektrostatik yazıcı
- electrostatic printer
- elektrostatik çekim
- electrostatic attraction
- elektrostatik çökelme
- electrostatic precipitation
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of elektrostatik in Turkish Turkish dictionary
- Elektrikle ilgili
- Elektriklenmiş cisimler üzerinde elektriği denge durumunda inceleyen fizik dalı
- elektrostatik serpme
- Yüksek gerilimli bir elektrostatik alandan yararlanılarak zımpara taneciklerinin kâğıt veya beze yapıştırılırken düzenli dağılımı sağlayan yöntem
Related Terms
elektrostatik
Hyphenation
e·lekt·ros·ta·tikPronunciation
Resimler
History
Favorites