eldivenli

listen to the pronunciation of eldivenli
Turkish - English
gloved
having the hands covered with gloves
A gloved hand has a glove on it. wearing a glove
{s} wearing gloves; having the hands covered with gloves
wearing gloves
past of glove
eldiven
{i} glove

Father bought me a pair of gloves. - Babam bana bir çift eldiven aldı.

These gloves kept her hands warm. - Bu eldivenler onun ellerini sıcak tuttu.

eldiven
(Tekstil) gloves

Their gloves are not in pairs. - Onların eldivenleri çift değil.

I put my gloves on inside out by mistake. - Yanlışlıkla eldivenlerimi ters yüz giydim.

eldiven
mitten

The little boy lost a mitten playing in the snow. - Küçük çocuk karda oynarken tek parmaklı bir eldiven kaybetti.

These alpaca wool mittens are soft and warm. - Bu alpaka yün eldiven yumuşak ve sıcak.

eldiven
gauntlets
eldiven
(parmakları birleşik) mitt
eldiven
(iş) gantlet
eldiven
boxing glove
Turkish - Turkish
Eldiveni olan
Eldiven
glove
Eldiven
ellik
Eldiven
tatman
Eldiven
(Osmanlı Dönemi) KUFFAZ
eldiven
Dış etkilerden korumak için ele giyilen kumaş, deri veya kauçuktan yapılan el giysisi
eldivenli
Favorites