I put the rest of your clothes in the laundry.
- Elbiselerinin geriye kalanını çamaşırhaneye koydum.
Tom put away his clothes.
- Tom elbiselerini yerine koydu.
Your hat matches your dress marvellously.
- Şapkan elbisenle oldukça uyumlu.
Her dress is above the knee.
- Elbisesi dizinin üstündeydi.
I can't find my garment bag.
- Elbise çantamı bulamıyorum.
How can you afford another suit?
- Diğer takım elbiseye gücün nasıl yetebilir?
Where did you have your new suit made?
- Yeni takım elbiseni nerede yaptırdın?
Mary slipped off her robe and got into the shower.
- Mary elbisesini çıkardı ve duşa girdi.
He was wearing long robes.
- Uzun elbiseler giymişti.
Tom was wearing a blue hospital gown.
- Tom mavi bir hastane elbisesi giyiyordu.
Life is a magnificent gown full of lice.
- Yaşam, bitlerle dolu harika bir elbisedir.
I put the rest of your clothes in the laundry.
- Elbiselerinin geriye kalanını çamaşırhaneye koydum.
Take your clothes off, please.
- Lütfen elbiselerinizi çıkarınız.
Take your clothes off, please.
- Lütfen elbiselerinizi çıkarınız.
I put the rest of your clothes in the laundry.
- Elbiselerinin geriye kalanını çamaşırhaneye koydum.
That red tie doesn't go with your suit. Why don't you wear the green one?
- O kırmızı kravat takım elbisene uymuyor-Niçin yeşil olanını takmıyorsun?
She was wearing an ugly dress.
- O biçimsiz bir elbise giyiyordu.
The colours of her dress and shoes go well together.
- Onun elbisesinin ve ayakkabısının renkleri birlikte iyi gidiyor.
This hat goes together with the dress.
- Bu şapka elbiseye uyuyor.
She's destroying her clothing.
- O, elbisesini mahvediyor.
Lee was dressed in his finest clothing.
- Lee en güzel elbisesini giymişti.
I came home very tired and with greasy clothes.
- Eve yağlı elbiselerle çok yorgun olarak geldim.
She wore a pirate costume for Halloween.
- Cadılar bayramı için bir korsan elbisesi giydi.