elbet

listen to the pronunciation of elbet
Turkish - English
sure

I'll be there for sure. - Elbette orada olacağım.

Tom sure can play tennis. - Tom elbette tenis oynayabilir.

certainly

Certainly, my knowledge of French is limited. - Elbette, Fransızca bilgim sınırlıdır.

I will certainly need a car. - Elbette bir arabaya ihtiyacım olacak.

certainly, decidedly, surely
surely

Surely, you can't mean that. - Elbette, onu kastedemezsiniz.

If we are to judge the future of ocean study by its past, we can surely look forward to many exciting discoveries. - Okyanus araştırmasının geleceğini onun geçmişiyle tahmin edeceksek birçok heyecan verici keşifleri elbette dört gözle bekleriz.

of course

I will help you, of course. - Sana yardım edeceğim, elbette.

I am against the war, of course. - Ben, elbette, savaşa karşıyım.

Turkish - Turkish
Her hâlde, şüphesiz, kuşkusuz
Kuşkusuz
Her hâlde, şüphesiz, kuşkusuz: "Elbet bir başkasının yatağı başında gene bir araya geliriz."- R. N. Güntekin
elbette
elbet
Favorites