elâ

listen to the pronunciation of elâ
Turkish - English
hazel

Wolverine catches a lot of hares and black grouses, hazel grouses, small rodents. - Porsuk bir sürü tavşan ve kayın tavuğu, ela keklik, küçük kemirgenler yakalar.

You have such beautiful, hazel eyes. - Sen böyle güzel ela gözlerin var.

hazel (refers to the color of eyes)
hazel, hazel-colored (eyes)
(isim) Hazel (eyes)
hazel (refers to the color of eyes)
golden-brown color
hazel, hazel-colored (eyes)
(Botanik, Bitkibilim) hazel tree
hazel

Wolverine catches a lot of hares and black grouses, hazel grouses, small rodents. - Porsuk bir sürü tavşan ve kayın tavuğu, ela keklik, küçük kemirgenler yakalar.

You have such beautiful, hazel eyes. - Sen böyle güzel ela gözlerin var.

elah
ela göz
hazel eyes
elâ gözlü
Hazel eyed
ela (göz)
hazel
English - English
Enterprise Licensing Agreement
an extreme leftist terrorist group formed in Greece in 1971 to oppose the military junta that ruled Greece from 1967 to 1974; a revolutionary group opposed to capitalism and imperialism and the United States
Originally, the highest note in the scale of Guido; hence, proverbially, any extravagant saying
Turkish - Turkish
(Osmanlı Dönemi) Arabçada söze başlarken kullanılır. İstiftah harfi tâbir edilir. Beş vecih üzere bulunur: 1 - Tevbih ve tenbih, 2 - İnkâr, 3 - İstifham-ı anin-nefiy, 4 - Arz, 5 - Teşvik ve rağbet ettirme, makamlarında
Gözde sarıya çalan kestane rengi
Gözde sarıya çalar kestane rengi
Bu renkte olan: "Ela gözlerini sevdiğim dilber/ Seni görmeyeli göresim geldi."- Karacaoğlan
ELA'
(Osmanlı Dönemi) Görünüşü güzel, tadı acı olan bir ağaç