Bana başka bir kamera göster.
- Show me another camera.
Çin'de başka bir arkadaşım var.
- I have another friend in China.
Tom resme bir daha baktı.
- Tom took another look at the picture.
Buna bir daha bakmanı istiyorum.
- I'd like you to take another look at this.
Bu tamamıyla farklı bir konu.
- That's a horse of another colour.
Oldukça farklı bir nedenden dolayı ona yazdım.
- I wrote to him for quite another reason.
O, başka bir soğuk algınlığına yakalanmak istemediğinden dolayı odadan ayrılmayacak.
- She won't leave the room, because she doesn't want to catch another cold.
Otobüsler art arda ayrıldı.
- The buses left one after another.
Bu kitabı başka bir tanesiyle değiştirmek istiyorum.
- I'd like to exchange this book for another one.
Lütfen bana başka bir tane daha gösterin.
- Please show me another one.
Lütfen bir tane daha al.
- Please take another one.
Lütfen bana başka bir tane daha gösterin.
- Please show me another one.
Tom bir şey söyleyen fakat başka birini yapan insan türü değildir.
- Tom isn't the kind of person who says one thing but does another.
Başka biri için yer var mı?
- Is there space for another person?
Ünlü yazar bir başka en çok satan kitabı oluşturdu.
- The famous author created another best-selling book.
On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi.
- Another ten minutes' walk brought us to the shore.
Başkasını bulmalıyım.
- I have to find another one.
Bunu sevmedim. Bana bir başkasını göster.
- I don't like this. Show me another.
Söz vermek bir şeydir, ve diğeri yerine getirmektir.
- It is one thing to promise, and another to perform.
O konuşurken çoğunlukla bir konudan diğerine atlar.
- He frequently jumps from one topic to another while he is talking.
Fadıl asla başka birisine zarar veremez.
- Fadil can never hurt another person.
1979 , Micheal Ende , The Neverending Story , p.53 , ISBN 0140386335.
Let's do it another time.
- Machen wir das ein anderes Mal.
Let's play chess another time.
- Lass uns ein anderes Mal Schach spielen.