I won't be able to practice.
- Egzersiz yapamayacağım.
Exercise is vital for a dog.
- Egzersiz, bir köpek için hayatidir.
He put emphasis on the importance of the exercise.
- O, egzersizin önemi üzerine vurgu yaptı.
Tom tries to do some light exercises every morning.
- Tom, her sabah bazı hafif egzersizler yapmaya çalışır.
The food athletes eat is just as important as what kind of exercises they do.
- Sporcuların yedikleri yiyecek tam olarak ne tür egzersizleri yaptıkları kadar önemlidir.
I work out in a gym two or three times a week.
- Bir spor salonunda haftada iki ya da üç kez egzersiz yaparım.
Tom goes to the local gym to work out.
- Tom egzersiz yapmak için yerel spor salonuna gidiyor