eglence

listen to the pronunciation of eglence
Turkish - English

Definition of eglence in Turkish English dictionary

eğlence
amusement

Where do you want to go today? An amusement park, or maybe a movie? - Bugün nereye gitmek istiyorsun? Eğlence parkına mı yoksa belki filme mi?

Yesterday, I ran into my teacher at the amusement park. - Dün eğlence parkında öğretmenime rastladım.

eğlence
fun

It was fun playing in the park. - Parkta oynamak eğlenceliydi.

He learnt the periodic table by heart just for fun. - O sadece eğlence için periyodik tabloyu ezberledi.

eğlence
entertainment

Tragedy is the entertainment of the nobles. - Trajedi soyluların eğlencesidir.

Singing is an honest and pleasurable entertainment, but one must be careful to avoid singing or taking pleasure in listening to lewd songs. - Şarkı söylemek dürüst ve zevk veren bir eğlence, ama insan müstehcen şarkılar söylememeye veya dinlememeye dikkat etmeli.

eğlence
distraction

I need a distraction. - Bir eğlenceye ihtiyacım var.

eğlence
high jinks
eğlence
diversion

Movies are a great diversion. - Filmler büyük bir eğlence.

eğlence
recreational

Recreational drug use inspires many urban legends. - Eğlence uyuşturucu kullanımı birçok şehir efsanelerine ilham veriyor.

eğlence
blow out
eğlence
play

It is great fun to play with a puppy. - Bir köpek yavrusu ile oynamak çok eğlenceli.

It's fun to play tennis. - Tenis oynamak eğlenceli.

eğlence
beano
eğlence
bash
eğlence
plaything
eğlence
jollity
eğlence
carnival
eğlence
party

The party wasn't much fun. - Parti çok eğlenceli değildi.

Tom certainly helped make our party more fun. - Tom kesinlikle partimizi daha eğlenceli yapmak için yardım etti.

eğlence
merrymaking

After all the merrymaking, the apartment was in great disarray. - Tüm eğlenceden sonra daire büyük bir karışıklık içindeydi.

eğlence
gaiety
eğlence
conviviality
eğlence
merriment
eğlence
jollification
eğlence
gag
eğlence
festivity

Once the festivity finishes, we'll go back to work. - Eğlence bittiğinde işe geri döneceğiz.

eğlence
party, entertainment
eğlence
jamboree
eğlence
jolliness
eğlence
fete
eğlence
entertainment, fun, amusement
eğlence
something that entertains or amuses, (an) entertainment
eğlence
amusement, entertainment, fun, recreation, pastime, festivities, diversion; plaything, joy
eğlence
frolic
eğlence
easy task, a piece of cake
eğlence
{i} relaxation
eğlence
{i} pastime

What's your favorite pastime? - En sevdiğin eğlencen nedir.

Playing the piano is her favorite pastime. - Piyano çalma onun gözde eğlencesidir.

eğlence
social

A socialite is a person who is well known in fashionable society and is fond of social activities and entertainment. - Bir sosyete moda toplumda iyi tanınan ve sosyal faaliyetlere ve eğlenceye düşkün bir kişidir.

eğlence
joy

Where there is music there is joy. - Müziğin olduğu yerde eğlence var.

Music gives sound to fury, shape to joy. - Müzik öfkeye ses, eğlenceye şekil verir.

eğlence
festival
eğlence
entertaining

This game is very entertaining. - Bu oyun çok eğlenceli.

This TV program seems to be very entertaining. - Bu TV programı çok eğlenceli görünüyor.

eğlence
(deyim) fun and games

Would you cut that crap out? I'm not in the mood for fun and games. - Şu zırvayı keser misin? Oyun ve eğlence için havamda değilim.

Fun and games are over. - Eğlence ve oyunlar bitti.

eğlence
fling
eğlence
spree
eğlence
recreation

Recreational drug use inspires many urban legends. - Eğlence uyuşturucu kullanımı birçok şehir efsanelerine ilham veriyor.

Playing go is my only recreation. - Go oynamak tek eğlencem.

eğlence
dance

It's fun to watch you dance. - Dans etmeni izlemek eğlenceli.

eğlence
delectation
eğlence
revel
eğlence
{i} lark

Don't come to school to lark around. - Sadece eğlence için okula gelme.

eğlence
pleasure

I don't like to mix business with pleasure. - İşi eğlenceyle karıştırmaktan hoşlanmıyorum.

It looks like there's a pleasure boat. - Bir eğlence teknesi var gibi görünüyor.

eğlence
binge
eğlence
pasttime
eğlence
rejoicing
eğlence
regale
eğlence
{i} frivolity
eğlence
rejoicings
eğlence
rollick
eğlence
{i} racket
eğlence
potlatch
eğlence
{i} saturnalia
eğlence
divertissement
eğlence
{i} resource
eğlence
{i} setout
eğlence
{i} sport

Australians excel at sports and entertainment. - Avustralyalılar spor ve eğlencede üstündürler.

eğlence programı
attraction
eğlence düzenleyicisi
entrepreneur
eğlence düşkünü erkek
playboy
eğlence hayatına düşkün zengin erkek
playboy
eğlence meraklısı
frolicsome
eğlence parkı
Amusement park, funfair
eğlence arkadaşı
boon companion
eğlence dolu
rollicking
eğlence düzenlemek
lay on entertainment
eğlence düşkünü
pleasure seeking
eğlence gemisi
pleasure boat
eğlence hayatı
nightlife
eğlence hazırlayan kimse
showman
eğlence meraklısı zengin kız
playgirl
eğlence merkezi
amusement center
eğlence parkı
funfair
eğlence peşinde koşmak
gallivant
eğlence peşinde koşmak
gad about
eğlence peşinde koşmak
gad
eğlence programı
floor show
eğlence programı sunmak
compere
eğlence programı sunucusu
compere
eğlence sektörü
show biz
eğlence sektörü
show business
eğlence sektörü
entertainment industry
eğlence ve lüks merakı ile ilgili
Sybaritic
eğlence yeri
hot spot
eğlence yeri
spot

I was arrested on the spot. - Ben eğlence yerinde tutuklandım.

eğlence yeri
pleasure ground
eğlence yerleri
nightlife
eğlence yerlerinde sıkça görünen adam
man about town
eğitici eğlence
edutainment
danslı eğlence
shindig
konulu eğlence parkı
(Turizm) theme park
yiyecek ve eğlence
(Latin) panem et circenses
eğlenceler
entertainment
Hava Kuvvetleri İhtiyat Kuvveti Komutanlığı; Hava Kuvvetleri Eğlence ve Dinlenme
(Askeri) Air Force Reserve Command; Armed Forces Recreation Center
alman usulü eğlence
dutch treat
dinlence-eğlence tesisleri
recreational facilities
dinsel eğlence
carnival
eğlenceler
jinks
füze uyarı almacı; moral, sağlık ve eğlence
(Askeri) missile warning receiver; morale, welfare, and recreation
gürültülü eğlence
hilarity
halk eğlence yeri
public amusement place
herkesin kendi masrafını ödediği eğlence
dutch treat
içkili eğlence
potations
içkili eğlence
revelry
kan dökülen vahşi eğlence
Roman holiday
kanlı eğlence
Roman holiday
spor-eğlence
sports recreational
zevk ve eğlence düşkünü
debauched
çılgın eğlence
wingding
şaraplı eğlence
wine
Turkish - Turkish

Definition of eglence in Turkish Turkish dictionary

eğlence
Eğlenme işi: "Biz bu işe tuhaf bir merakla eğlence şeklinde başladık."- F. R. Atay
eğlence
Eğlenme işi
eğlence
Neşeli ve hoşça vakit geçirilen toplantı
eğlence
Neşeli ve hoşça vakit geçirten şey: "Karıma göre en güzel eğlence, kırda yayan gezmek, kırların havasından istifade etmektir."- Ö. Seyfettin
eğlence
Neşeli ve hoşça vakit geçirilen toplantı: "Boş arsalara çeşitli eğlence çadırları kurulur."- S. Ayverdi
eğlence
Neşeli ve hoşça vakit geçirten şey
Eğlence
zevk

Basket oynamak çok zevklidir. - Basketbol oynamak çok eğlenceli.

Eğlence
sefahat
eglence
Favorites