O, sorunu zahmetsizce çözdü.
- He solved the problem effortlessly.
Bu görev zahmetsizce tamamlanabilir.
- This task can be completed effortlessly.
Çabalarının başarıyla sonuçlanacağından eminim.
- I'm sure your efforts will result in success.
Çabalar sonuç getirmedi.
- The efforts brought about no effect.
Gayretin övgüye şayan.
- Your effort deserves praise.
Çok az bir gayretle kitabı yazdı.
- She wrote the book with very little effort.
Tom buzun üzerinde çaba harcamadan kaydı.
- Tom glided across the ice effortlessly.
Çalışma çok fazla enerji alır fakat bu çabaya değer.
- Study takes a lot of energy, but it is worth the effort.
Ortak çalışmaya dayalı bir çabaydı.
- It was a collaborative effort.
Herkes kendi dilini öğrenir ve asla diğer dillerden bir tek sözcük bile öğrenmek için herhangi bir çaba harcamaz.
- Everybody learns their own language and never make any effort to learn even one word of other languages.
Tom özür dilemek için hiçbir çaba harcamadı.
- Tom made no effort to apologize.
Nereye gidersen git, emek vermeden başarıyı bekleyemezsin.
- Go where you will, you can't hope for success without effort.
Bu işe büyük emek sarf ettim.
- I've put a lot of effort into this.
Hükümet ve özel aktörlerin çok güçlü çabalarına rağmen dilin geleceği umutsuzdur.
- Despite concerted effort by the government and private actors, the language's future is bleak.
Esperanto konuşmak o kadar kolaydır ki bazen gerçek bir çaba gerektirir.
- Speaking Esperanto is so easy that sometimes it requires a real effort.
Böyle zor zamanlarda girişimin hiçbir sıradan derecesi şirketi tehlikeden uzak tutmayacaktır.
- In difficult times like these, no ordinary degree of effort will get our company out of danger.
O çaba kuvvetiyle başardı.
- He succeeded by dint of effort.
O, çabalarına rağmen işinde başarısız oldu.
- He failed in his business in spite of his efforts.
Tüm çabaları ile, o başarılı olamadı.
- With all his efforts, he couldn't succeed.