He served his master well.
- O, efendisine iyi hizmet etti.
He recoiled before his master's anger.
- O, efendisinin öfkesi karşısında geri çekildi.
I can't do that, sir.
- Onu yapamam, efendim.
We have something special for you, sir.
- Sizin için özel bir şeyimiz var, efendim.
Drum is the lord of music.
- Davul, müziğin efendisidir.
In this colony he is lord of life and death.
- O, bu sömürgede yaşam ve ölümün efendisidir.