earlier in order; higher in the same page; hence, in a foregoing page

listen to the pronunciation of earlier in order; higher in the same page; hence, in a foregoing page
English - Turkish

Definition of earlier in order; higher in the same page; hence, in a foregoing page in English Turkish dictionary

above
yukarıda

Yukarıda bahsedilen posta öğesi usulüne uygun şekilde teslim edilmiştir. - The above-mentioned mail item has been duly delivered.

Yukarıda verilen örneğe bak. - See the example given above.

above
{s} yukarıdaki

Lütfen yukarıdaki yorumlarımı önemseme. - Please ignore my comments above.

Affedersiniz; yukarıdaki makalede üç hata göstermeme izin verin. - Excuse me; allow me to point out three errors in the above article.

above
-e hakim olan
above
önceden anılan
above
tepede
above
-den çok
above
-den üstün
above
anılan
above
altındaki

Bir buzdağının su altındaki parçası su üstündeki parçasından çok daha büyüktür. - The part of an iceberg under the water is much larger than that above the water.

above
üstteki
above
cennette
above
fazla

Bir asırdan fazla bir süre önce, Rusya'daki Tunguska Nehri vadisinin üzerindeki gökyüzünde bir kuyrukluyıldız veya bir göktaşı patladı. Patlamada yüzlerce mildeki milyonlarca ağaç yıkıldı. - More than a century ago, a comet or a meteor exploded in the sky above the Tunguska River valley in Russia. The explosion knocked down millions of trees over hundreds of miles.

Fenolftalein, 10.0 ya da daha fazla bir pH'a sahip olan bir baz varlığında parlak mora dönüşecektir ve 8.2 ya da daha az bir pH değerine sahip bir çözeltinin varlığında renksiz kalacaktır. - Phenolphthalein will turn fuchsia in the presence of a base with a pH of or above 10.0 and will remain colorless in the presence of a solution with a pH of or below 8.2.

above
daha çok

O, onura her şeyden daha çok değer verir. - He values honor above anything else.

above
yukarı

İnsanlar kendi aralarında mücadele ederken melekler yukarıdan izlerler. - Angels watch from above as men fight amongst themselves.

O kesinlikle kırkın yukarısındadır. - She is certainly above forty.

above
önce

Her şeyden önce, sabırlı olun. - Above all, be patient.

Onlar, her şeyden önce, barış içinde yaşamak istiyor. - They want, above all things, to live in peace.

above
üzerindeki

Patron, yazıhanenin üzerindeki balkonda işçileri gözleyerek gezindi. - The boss strolled around the balcony above the office, observing the workers.

Elli santigrad derecenin üzerindeki sıcaklıklara maruz kalma. - Do not expose to temperatures above fifty centigrade.

above
the yukarıki, yukarıdaki, (sayfanın) yukarısında bulunan; daha önceki (bölüm/paragraf/satır/sayfa): The above picture depicts the city
above
yukarıda olan
above
(isim) yukarıda olan şey
above
gökteki
English - English
above
earlier in order; higher in the same page; hence, in a foregoing page

    Hyphenation

    ear·li·er in order; higher in the same page; hence, in a fore·go·ing Page

    Pronunciation

Favorites