eşyaları

listen to the pronunciation of eşyaları
Turkish - English
articles
the period during which a person works as an articled clerk; articling
plural form of article
news
Breeches; coat and waistcoat
a word that specifies whether a noun is definite or indefinite
EuroHowls Werecards Humour Community Fluffy Bits Email
Messages posted to Usenet newsgroups
plural of article
the words the (definite), a and an (indefinite)
Messages posted to network newsgroups Most newsreaders keep messages together to provide a continuous thread of discussion
Forum Companies Regulators Glossary Quotes
Usually brief, non-fiction compositions which form an independent part of a periodical or book Sometimes referred to as "papers "
Interesting and useful articles written by our contributors
Structural Funds are governed by legally binding agreements signed up to by all Member States of the European Union (see Regulations ) These are written agreements, and each section tends to be called an Article and has a number
Défini le - la - l' - les Definite the Related terms
The English language articles "a," "an," and "the," should not be used if they come at the beginning of a title If they are after a word they are important but they should be skipped when they come first
= Messages posted by conferees in Usenet newsgroups The article beginning a discussion thread is called the base note Any later article on the same subject is called a response and bears the same subject line in its header This permits all articles on the same subject to be grouped for easy access by the reader See Newsreader
essays written on specific topics usually found in periodicals
the period during which a person works as an articled clerk
eşya
ware
eşya
article

These articles are not for sale. - Bu eşyalar satılık değildir.

You bought these articles at too high a price. - Bu eşyaları çok yüksek bir fiyata satın aldı.

eşya
{i} property

I entrusted my property to the lawyer. - Eşyamı avukata teslim ettim.

eşya
{i} goods

I purchased the goods for half price. - Eşyaları yarı fiyatına aldım.

Fewer workers meant fewer people with money to buy goods. - Daha az sayıda işçi eşya satın alacak paralı daha az sayıda insan anlamına geliyordu.

eşya
stuff

It took me ages to pack up my stuff. - Eşyalarımı paketlemem çok zamanımı aldı.

Tom was rummaging through some of his stuff when Mary walked into the room. - Mary odaya girdiğinde Tom eşyalarından bazılarını karıştırıyordu.

eşya
freight
eşya
{i} thing

Nobody could explain how the thing was made. - Kimse eşyanın nasıl yapıldığını açıklayamadı.

Are these your things? - Bunlar senin eşyaların mı?

eşya
furniture

There was hardly any furniture in the house. - Evde, neredeyse hiç eşya yoktu.

I changed the arrangement of the furniture in my room. - Odamdaki eşyaların yerlerini değiştirdim.

eşya
{i} commodity
bebek eşyaları
baby's things
eşya
{i} belonging

Put your name on all your belongings. - Bütün eşyalarınıza adınızı yazın.

Brian left his belongings behind. - Brian eşyalarını geride bıraktı.

eşya
furnish
spor eşyaları
sporting goods
eşya
effects

The suspect had to lay all his personal effects on the table. - Şüpheli tüm kişisel eşyalarını masaya koymak zorunda kaldı.

eşya
impedimenta
eşya
freightage
eşya
unit
eşya
things

I've heard that Tom buys things on the black market. - Tom'un eşyaları kara borsadan aldığını işittim.

I found a box of Tom's things in the closet. - Dolapta Tom'un eşyalarının bulunduğu bir kutu buldum.

eşya
wares
bahçe eşyaları satan yer
gardenware store/shop
eşya
belongıngs
bebek eşyaları
layette
ev eşyaları
home contents
ev eşyaları
household goods
eşya
luggage, baggage
eşya
appointments
eşya
furnishings, (household) goods, furniture
eşya
bulk
eşya
gear
eşya
things, objects, effects, goods, property, commodity; furniture; luggage, belongings; freight
eşya
belongings

Brian left his belongings behind. - Brian eşyalarını geride bıraktı.

Put your name on all your belongings. - Bütün eşyalarınıza adınızı yazın.

eşya
traps
eşya
things, belongings
eşya
paraphernalia
eşya
trappings
kutsal eşyaları satma
simony
kızıl renkli ziynet eşyaları
carbuncle
mutfak eşyaları
utensils

Food and utensils are stored in kitchen cabinets. - Gıda ve mutfak eşyaları mutfak dolaplarında saklanır.

sahne eşyaları
property
sahne eşyaları
properties
tuvalet eşyaları
toiletries
ufak süs eşyaları
bric-a-brac
Turkish - Turkish

Definition of eşyaları in Turkish Turkish dictionary

EŞYA
(Osmanlı Dönemi) (Şey. C.) (Bu kelime, Türkçede müfret gibi kullanılır.) Ev döşemeye mahsus halı, dolap v.s
EŞYA
(Osmanlı Dönemi) Elbise, yatak, çamaşır gibi malzemeler
EŞYA
(Osmanlı Dönemi) Yük, yük eşyası
Eşya
yük
Eşya
pılı pırtı
eşya
Türlü amaçlarla kullanılan, insan yapısı, taşınabilir cansız nesnelerin bütünü: "Güçlük, ev bulmak ve eşyayı taşımak derdiyle başlar."- B. Felek
eşya
Türlü amaçlarla kullanılan, insan yapısı, taşınabilir cansız nesnelerin bütünü
eşyâ
(Osmanlı Dönemi) şeyler