Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

eşyalar

listen to the pronunciation of eşyalar
Turkish - English
things

Please leave my things as they are. - Lütfen eşyalarımı oldukları gibi bırakın.

Are these your things? - Bunlar senin eşyaların mı?

furnitures
eşya
ware
eşya
article

Do you have any tax-free articles? - Vergiden muaf eşyaların var mı?

You bought these articles at too high a price. - Bu eşyaları çok yüksek bir fiyata satın aldı.

eşya
{i} property

I entrusted my property to the lawyer. - Eşyamı avukata teslim ettim.

eşya
{i} goods

When the thing was sent into the post office, the goods were lost due to the mistake of the post office. - Eşya postaneye gönderildiğinde, mallar postanenin hatasından dolayı kayboldu.

Fewer workers meant fewer people with money to buy goods. - Daha az sayıda işçi eşya satın alacak paralı daha az sayıda insan anlamına geliyordu.

eşya
stuff

Don't leave your stuff behind. - Eşyanı geride bırakma.

Tom was rummaging through some of his stuff when Mary walked into the room. - Mary odaya girdiğinde Tom eşyalarından bazılarını karıştırıyordu.

eşya
freight
eşya
{i} thing

I found a box of Tom's things in the closet. - Dolapta Tom'un eşyalarının bulunduğu bir kutu buldum.

Take things a little more seriously. - Eşyaları biraz daha ciddi bir şekilde al.

eşya
furniture

There was hardly any furniture in the house. - Evde, neredeyse hiç eşya yoktu.

I changed the arrangement of the furniture in my room. - Odamdaki eşyaların yerlerini değiştirdim.

eşya
{i} commodity
eşya
{i} belonging

Put your name on all your belongings. - Bütün eşyalarınıza adınızı yazın.

Are these all your belongings? - Bütün bunlar kişisel eşyalarınız mı?

eşya
furnish
nadir bulunan ilginç eşyalar
curiosity
eşya
effects

The suspect had to lay all his personal effects on the table. - Şüpheli tüm kişisel eşyalarını masaya koymak zorunda kaldı.

eşya
impedimenta
eşya
freightage
eşya
unit
eşya
things

Please leave my things as they are. - Lütfen eşyalarımı oldukları gibi bırakın.

I've heard that Tom buys things on the black market. - Tom'un eşyaları kara borsadan aldığını işittim.

eşya
wares
eşya
belongıngs
deri eşyalar
leather goods

He buys and sells leather goods. - O, deri eşyalar alır ve satar.

Tom made leather goods. - Tom deri eşyalar yaptı.

değerli eşyalar
valuables

This safe is for keeping valuables. - Bu kasa değerli eşyaları saklamak içindir.

I want to recover my valuables. - Ben değerli eşyalarımı kurtarmak istiyorum.

en değerli eşyalar
lares and penates
eşya
luggage, baggage
eşya
appointments
eşya
furnishings, (household) goods, furniture
eşya
bulk
eşya
gear
eşya
things, objects, effects, goods, property, commodity; furniture; luggage, belongings; freight
eşya
belongings

They are all my personal belongings. - Onların hepsi benim kişisel eşyalarım.

Tom gathered together all his belongings. - Tom tüm eşyalarını bir araya toplandı.

eşya
traps
eşya
things, belongings
eşya
paraphernalia
eşya
trappings
gösterişli eşyalar yapan
arty crafty
hediyelik eşyalar
trinkets
hediyelik eşyalar
giftwores
kişisel eşyalar
duds
kişisel eşyalar
goods and chattels
kişisel eşyalar
effects

The suspect had to lay all his personal effects on the table. - Şüpheli tüm kişisel eşyalarını masaya koymak zorunda kaldı.

kişisel eşyalar
belongings

Tom sold all of his belongings. - Tom kişisel eşyalarının hepsini sattı.

Tom put all his belongings in a small suitcase. - Tom tüm kişisel eşyalarını küçük bir valize koydu.

madeni eşyalar
metalwork
miras konusu olabilen eşyalar
(Kanun) caduca
ufak tefek eşyalar
sundries
çeşitli eşyalar
sundries
özel eşyalar
paraphernalia
Turkish - Turkish

Definition of eşyalar in Turkish Turkish dictionary

EŞYA
(Osmanlı Dönemi) (Şey. C.) (Bu kelime, Türkçede müfret gibi kullanılır.) Ev döşemeye mahsus halı, dolap v.s
EŞYA
(Osmanlı Dönemi) Elbise, yatak, çamaşır gibi malzemeler
EŞYA
(Osmanlı Dönemi) Yük, yük eşyası
Eşya
yük
Eşya
pılı pırtı
eşya
Türlü amaçlarla kullanılan, insan yapısı, taşınabilir cansız nesnelerin bütünü: "Güçlük, ev bulmak ve eşyayı taşımak derdiyle başlar."- B. Felek
eşya
Türlü amaçlarla kullanılan, insan yapısı, taşınabilir cansız nesnelerin bütünü
eşyâ
(Osmanlı Dönemi) şeyler