eşittir

listen to the pronunciation of eşittir
Turkish - English
equal to

The square of the hypotenuse is equal to the sum of the squares of the other two sides. - Hipotenüsün karesi diğer iki kenarın kareleri toplamına eşittir.

One plus two is equal to three. - Bir artı iki üçe eşittir.

(Bilgisayar) on
equal

Two pints are equal to a quart. - İki pint bir litreye eşittir.

You may write in any language you want. On Tatoeba, all languages are equal. - İstediğiniz herhangi bir dilde yazabilirsiniz. Tatoeba'da bütün diller eşittir.

eşit
equal

Everyone has the right of equal access to public service in his country. - Her şahıs memleketin kamu hizmetlerine eşitlikle girme hakkını haizdir.

Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work. - Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.

eşit
even

They split the bill evenly. - Onlar hesabı eşit olarak bölüşürler.

They split the bill evenly. - Hesabı eşit olarak bölüştüler.

eşit
equal; the same
eşit
commensurate
eşit
equal to

Nobody is equal to this young woman in the field of music. - Müzik alanında hiç kimse bu genç kadın eşit değildir.

An integer is natural if and only if it is greater or equal to 0. - Eğer tamsayı sadece sıfırdan büyük veya eşit ise tamsayı doğaldır.

eşit
(İnşaat) neutral
eşit
(Matematik) congruent
eşit
like

True love is eternal, infinite, and always like itself. It is equal and pure, without violent demonstrations: it is seen with white hairs and is always young in the heart. - Gerçek aşk ebedidir, sonsuzdur ve hep kendi gibidir. Eşit ve saf, abartılı sergilemeler olmadan: özünde hep gençtir ve beyaz saçlarla görünür.

I like all the colors equally. - Bütün renkleri eşit derecede severim.

eşit
square

Six squared equals thirty-six. - Altının karesi otuz altıya eşittir.

A square has four equal sides. - Bir kare dört eşit kenara sahiptir.

eşit
fair

I dreamt a dream last night, about silk and fine cloth or about equality and fair trial. - Dün gece ipek ve ince kumaş hakkında ya da eşitlik ve adil yargılama hakkında bir rüya gördüm.

Eşit
level playing field
eşit
equalling
eşit
equalled
eşit
equaling
eşit
tantamount
eşit
equal, equivalent, even
eşit
equivalent

A is equivalent to B has the same meaning as A is true if and only if B is true. - A, B'ye eşittir önermesi, Eğer ve yalnızca eğer B doğruysa A doğrudur ile aynı anlama gelmektedir.

The ages of the two children put together was equivalent to that of their father. - İki çocuğun yaşları toplandığında babalarınkine eşit oluyordu.

eşit
coordinate
eşit
coequal
eşit
on a par with
eşit
equi

What is principle of equidistance? - Eşit uzaklık ilkesi nedir?

The ages of the two children put together was equivalent to that of their father. - İki çocuğun yaşları toplandığında babalarınkine eşit oluyordu.

eşit
iso
eşit
(Matematik) equals, is equal to
eşit
commeasurable
eşit
alike
eşit
isnt
Turkish - Turkish

Definition of eşittir in Turkish Turkish dictionary

eşit
Müsavi
eşit
Yapı, değer, boyut, nicelik ve nitelik bakımından birbirinden ne artık ne eksik olmayan (iki veya daha çok şeyler), müsavi
eşit
Yapı, değer, boyut, nicelik ve nitelik bakımından birbirinden ne artık ne eksik olmayan (iki veya daha çok şey), müsavi: "Bunlar bastonlarına dayanarak hep eşit adımlarla yürürler."- S. Birsel
eşit
Aynı haklardan yararlanan, aynı düzeyde olan (kimse): "Herkes ... kanun önünde eşittir."- Anayasa
eşit
Aynı haklardan yararlanan, aynı düzeyde olan kimse