eşitler

listen to the pronunciation of eşitler
Turkish - English
synchronizes
third-person singular of synchronize
eşit
equal

Everyone has the right of equal access to public service in his country. - Her şahıs memleketin kamu hizmetlerine eşitlikle girme hakkını haizdir.

An integer is natural if and only if it is greater or equal to 0. - Eğer tamsayı sadece sıfırdan büyük veya eşit ise tamsayı doğaldır.

eşit
even

If I pay you a dollar, we'll be even. - Sana bir dolar ödersem, eşit oluruz.

They split the bill evenly. - Onlar hesabı eşit olarak bölüştüler.

eşit
equal; the same
eşit
commensurate
eşit
equal to

He is not equal to his father. - O, babasına eşit değil.

Two pints are equal to a quart. - İki pint bir litreye eşittir.

eşit
(İnşaat) neutral
eşit
(Matematik) congruent
eşit
like

I like all the colors equally. - Bütün renkleri eşit derecede severim.

True love is eternal, infinite, and always like itself. It is equal and pure, without violent demonstrations: it is seen with white hairs and is always young in the heart. - Gerçek aşk ebedidir, sonsuzdur ve hep kendi gibidir. Eşit ve saf, abartılı sergilemeler olmadan: özünde hep gençtir ve beyaz saçlarla görünür.

eşit
square

A square has four equal sides. - Bir kare dört eşit kenara sahiptir.

Six squared equals thirty-six. - Altının karesi otuz altıya eşittir.

eşit
fair

I dreamt a dream last night, about silk and fine cloth or about equality and fair trial. - Dün gece ipek ve ince kumaş hakkında ya da eşitlik ve adil yargılama hakkında bir rüya gördüm.

Eşit
level playing field
eşit
equalling
eşit
equalled
eşit
equaling
eşit
tantamount
eşit
equal, equivalent, even
eşit
equivalent

The ages of the two children put together was equivalent to that of their father. - İki çocuğun yaşları toplandığında babalarınkine eşit oluyordu.

A is equivalent to B has the same meaning as A is true if and only if B is true. - A B ye eşittir Eğer ve sadece B gerçekse A doğrudur. ile aynı anlamı vardır.

eşit
coordinate
eşit
coequal
eşit
on a par with
eşit
equi

What is principle of equidistance? - Eşit uzaklık ilkesi nedir?

The ages of the two children put together was equivalent to that of their father. - İki çocuğun yaşları toplandığında babalarınkine eşit oluyordu.

eşit
iso
eşit
(Matematik) equals, is equal to
eşit
commeasurable
eşit
alike
eşit
isnt
Turkish - Turkish

Definition of eşitler in Turkish Turkish dictionary

eşit
Müsavi
eşit
Yapı, değer, boyut, nicelik ve nitelik bakımından birbirinden ne artık ne eksik olmayan (iki veya daha çok şeyler), müsavi
eşit
Yapı, değer, boyut, nicelik ve nitelik bakımından birbirinden ne artık ne eksik olmayan (iki veya daha çok şey), müsavi: "Bunlar bastonlarına dayanarak hep eşit adımlarla yürürler."- S. Birsel
eşit
Aynı haklardan yararlanan, aynı düzeyde olan (kimse): "Herkes ... kanun önünde eşittir."- Anayasa
eşit
Aynı haklardan yararlanan, aynı düzeyde olan kimse
eşitler
Favorites