My wife's name is Lidia Zarębowa.
- Eşimin adı Lidia Zarębowa.
A good daughter will make a good wife.
- İyi bir kız çocuğu, iyi bir eş yapacaktır.
Tom was never my partner.
- Tom asla benim eşim değildi.
How did you meet your partner?
- Eşinle nasıl tanıştın?
Tom and Mary are a perfect match for each other.
- Tom ve Mary birbirleri için mükemmel bir eş.
Tom and Mary were a match made in heaven.
- Tom ve Mary cennette yapılan bir eşti.
Tom sat down between Mary and her husband.
- Tom Mary ve eşinin arasına oturdu.
Tom's wife doesn't know Mary's husband.
- Tom'un eşi Mary'nin eşini tanımıyor.
Does your spouse attend church with you?
- Eşiniz sizinle birlikte kiliseye katılır mı?
One should respect one's spouse.
- Bir insan eşine saygı göstermeli.
The young couple was accompanied by a chaperone.
- Genç çifte bir hastabakıcı tarafından eşlik edildi.
Same-sex couples should be able to get married.
- Eş cinsel çiftler evlenebilmeli.
Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.
- Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
An integer is natural if and only if it is greater or equal to 0.
- Eğer tamsayı sadece sıfırdan büyük veya eşit ise tamsayı doğaldır.
Tom and Mary got matching tattoos.
- Tom ve Mary'nin eşleşen dövmeleri var.
Mary is very good at matching people.
- Mary insanları eşleştirmekte çok iyidir.
My wife Lidia is a beautiful, clever woman.
- Eşim Lidia güzel, akıllı bir bayandır.
The politician was caught on camera kissing a woman who is not his wife.
- Politikacı eşi olmayan bir kadını öperken kameraya yakalandı.
The boys and girls paired off for the dance.
- Erkekler ve kızlar dans için eşleştiler.
This is why Tatoeba is multilingual. But not that kind of multilingual. Not the kind where languages are simply being paired up together, and where some pairs are left behind.
- Tatoeba'nın çok dilli olmasının nedeni budur. Fakat o tür çok dilli değil. Dillerin sadece birlikte eşleştirildiği ve bazı çiftlerin geride bırakıldığı tür değil.
My wife and I can't decide on names for the twins.
- Eşim ve ben ikizler için isimler üzerinde karar veremiyoruz.
He is not equal to his father.
- O, babasına eşit değil.
The number pi is approximately equal to 3.14 or 22/7. Its symbol is π.
- Pi sayısı, yaklaşık olarak 3,14 ya da 22/7'ye eşdeğerdir. Sembolü π'dir.
I'd like to introduce you to my wife.
- Ben sizi eşime tanıtmak istiyorum.
When Tom told Chris he didn't like her scarf, she got rid of it.
- Tom Chris'e onun eşarbını sevmediğini söylediğinde, o ondan kurtuldu.
A is equivalent to B has the same meaning as A is true if and only if B is true.
- A, B'ye eşittir önermesi, Eğer ve yalnızca eğer B doğruysa A doğrudur ile aynı anlama gelmektedir.
The ages of the two children put together was equivalent to that of their father.
- İki çocuğun yaşları toplandığında babalarınkine eşit oluyordu.
It's hard to be a woman. One must think like a man, act like a lady, look like a girl, and work like a horse.
- Kadın olmak zordur. Erkek gibi düşünmeyi, hanımefendi gibi davranmayı, genç kız gibi görünmeyi ve de eşek gibi çalışmayı gerektirir.
My dream is to be the First Lady.
- Hayalim devlet başkanının eşi olmak.
Vanity and pride are different things, though the words are often used synonymously.
- Her ne kadar sıkça eş anlamlı olarak kullanılsalar da; kibir ve gurur farklı şeylerdir.
If religion were synonymous with morality, Brazil would be the most uncorrupted country in the world.
- Din, ahlak ile eş anlamlı olsa, Brezilya dünyada en bozulmamış ülke olur.
Where is the mate to this sock?
- Bu çorabın eşi nerede?
The woodpecker is feeding its mate.
- Ağaçkakan, eşini besliyor.
The old man is always accompanied by his grandson.
- Yaşlı adama her zaman torunu eşlik eder.
The old man was accompanied by his granddaughter.
- Yaşlı adama kız torunu tarafından eşlik edildi.
Pets offer us more than mere companionship.
- Evcil hayvanlar sadece bize eşlik etmekten daha fazlasını sunar.
The old woman was accompanied by her granddaughter.
- Yaşlı kadına kız torunu tarafından eşlik edildi.
The old woman was accompanied by her grandchild.
- Yaşlı kadına torunu tarafından eşlik edildi.
Languages are partially isomorphic.
- Diller kısmen eşyapılıdır.